Blog Kategori

Bir Çocuğun Hayatını Değiştirin

Bir çocuğun hayatını değiştirin

Koruyucu aile olun …

Başlığa bir çocuğun hayatını değiştirin dedim ama;başlığı yazarken hemen aklıma gelen soru kimin hayatı değişiyor  oldu,değişen hem çocuğun hem ebeveynlerin hayatı aslında.Yaklaşık 15 ay evvel eşim ve ben,o zaman henüz iki aylık olan kızımızın koruyucu ailesi olduğumuzda bizim de hayatımız tamamen değişti.Sanki sihirli bir el değdi,bizi başka bir dünyaya taşıdı.Bizimle beraber bizi tanıyan herkesi hatta.Bana ne kadar şanslı bir çocuk dediklerinde asıl şanslı benim diye yanıtlıyorum hep.Sizin ona kattıklarınızın yanında, onun size sağladığı manevi zenginleşmenin ötesinde bu alemde başka bir tatmin olabilir mi,sanmıyorum..Kolay mı, hayır değil, ama değer mi, kesinlikle.Hem zaten gönüllü iseniz buna, öyle de kolay geliyor ki tahmin edemezsiniz.

Kuşkusuz sağlıklı her biyolojik anne-baba ya da toplumun alıştığı  deyimle öz anne baba (ki büyüten mi doğuran mı öz ailedir, bence büyüten) çocuklarını dünyaya geldiğinde en iyi şekilde yetiştirmek için uğraşırlar. Ancak yaşam koşulları buna her zaman olanak tanımayabiliyor.Psikolojik,zihinsel veya bedensel hastalıklar,ekonomik sorunlar,aile içinde şiddet ve geçimsizlik,ölüm gibi nedenler ailelerin sağlıklı bütünlüğünü korumalarını engelleyebiliyor.Böyle durumlarda ailedeki çocukların sağlıklı yaşamı için koşullar sağlanamıyor.İşte bu  şartlardaki çocuklara yardım edebilmenin en doğru yolu devletler tarafından belirlenmiş koruma modellerinden birisini seçmekten geçiyor.

Türkiye’de farklı sebeplerle devlet korumasındaki yaklaşık 14 bin kadar çocuğun yuva,yurt ve sevgi evlerinde fiziksel gereksinimleri karşılanıyor,hatta çok iyi karşılanıyor diyebilirim.Atatürk çocuk yuvasına gittiğimde ,toplumda sürekli medyaya yansıyan kötü birkaç örnekten çok farkli bir tablo ile karşılaştığımda oldukça şaşırdığımı itiraf etmeliyim.Kurumda fiziki şartların uygunluğunun yanında özverili ve giderek daha iyileşen eğitimli personel sistemi de kurulmuş. Ama bu çocuklar için yeterli değil,çocukların topluma yararlı sağlıklı bireyler olarak gelişebilmeleri ve geleceğimizi yaratabilmeleri için  ailenin sevgisine, güvenli ortamına, ve koşulsuz desteğine ihtiyacı olduğu bir gerçek.Konu ile ilgili yapılan çok sayıda bilimsel araştırma ile de ispatlanmış bir durum bu. Çocuklara gerekli desteği  biyolojik ailelerin sağlayamadığı durumlarda koruyucu aileler sağlayabiliyor.Yaşadıklarımdan edindiğim tecrübe ile de diyebilirim ki benim görüşüm batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de  devlet korumasında ne kadar az çocuk kalırsa,ne kadar çok çocuk aile ortamında yetişirse o kadar sağlıklı bir toplum olacağımız yönünde.
 

Evlat edinmekten farklı

Başlıca koruma modelleri;

Evlat edinme,koruyucu aile olma,gönüllü olma.Bu üç konu bizim ülkemizde maalesef çok iyi bilinmediğinden birbirinden farkları da anlaşılamıyor..Özetlersem evlat edinme çocuğun velayetinin sizde olduğu ,sizin soyadınızı taşıdığı,yasal varisiniz olduğu bir model.Koruyucu aile çocuğun velayetinin biyolojik ailede olduğu, ama sizin aile ortamınızda ,aynen sizin çocuğunuz gibi birlikte yaşadığı bir model.Gönüllü modeli de devlet kurumlarında koruma altındakı çocuklara zaman zaman dışarıdan verilen destekleri içeren bir model.

Nasıl koruyucu aile olunur

Eğer bir çocuğun hayatında fark yaratmak istiyorsanız;TC vatandaşı olmanız,25-65 yaş arasında,en az ilkokul mezunu olmanız ve düzenli gelirinizin olması temel kriterler.Evli ya da bekar,kadın ya da erkek,çocuklu ya da çocuksuz herkes koruyucu aile olabiliyor.Koruyucu aile olmak içi yaşadığınız ilin Aile ve Sosyal Politiklar Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne şahsen başvurmanız gerekiyor. Kurumdaki yetkililer  sizin  sorularınızı cevaplıyor,
www.koruyucuaile.gov.tr adresinde de tüm hukukî detayları bulabilirsiniz.

Bizim toplumda çoğunluk, bir çocuğu evlat edindiğinizde,ya da koruyucu aile olduğunuzda   sizin artık başka çareniz olmadığını,illa ki evladınız olsun diye her yolu denedikten sonra buna karar verdiğinizi düşünüyor.Oysa ki ben kendimi bildim bileli dışarıda bunca sahipsiz cocuk varken neden sadece biyolojik olarak evlat sahibi olmak  ister,olmayınca da  bunca çabalar insanlar diye düşünmüşümdür. Yurtdışında   algı ne kadar farklı oysa,Angelina Jolie-Brad Pitt çifti gibi öyle çok örneği var ki bizim ülkemizdeki yaklaşımı çürüten,önce üç çocuk evlat edindiler, sonra kendi çocuklarına sahip oldular.Bu düşüncem beni kızımla buluşturdu sanırım.Sistemin içerisine girince de hayretle gördüm ki benzer hikayesi olan, aynı duyguları taşıdığımız,iş,kariyer,başarı,nereye gittiğine tam emin olamadığınız bir yerlere yapılan yardımların ötesinde, fiili olarak elini taşın altına koyup bir fark yaratmak isteyen ne çok insan varmış.Bazı öyküleri okudugumda özellikle cocugumuz ile tanışma anlarını o kadar fazla  benzer duygularla karsılasıyorum ki inananmıyorum

Hukuki süreç nasıl işler
Kuruma başvurunuzda yasal olarak hazırlamanız gereken evraklar olacak,bunları teslim ettiğinizde süreç başlıyor.Kurum sizi değerlendiriyor,evinize geliyor,size,çevrenize hakkınızda sorular soruyor ve sürece hazır olup olmadığınızı anlıyor.Bu aşamada sizin nasıl bir çocuğa bakabileceğiniz konusunda fikrinizi ve tercihlerinizi alıyor.Sizi inceleyen uzmanların hazırladığı dosyanız komisyona giriyor ve uygun bulunmanız halınde koruyucu aile olma statüsü alıyorsunuz.Bu süre şartlara, illere göre değişiklik gösteriyor ama yaklaşık 2-6 ay arasında sürüyor.

Koruyucu aile statüsü aldığınızda sizin tercih ettiğiniz kriterlerde çocukla sizi buluşturmak üzere,yuvaya cagrılıyorsunuz.Toplamda üç dosya sunuyorlar size bu dosyalardan çocuk ile ilgili bilgi ediniyorsunuz.Size uygun gelen, uyumla yetiştirebileceğinize inandığınız  çocukla tanıştırılıyorsunuz.Yine kurumun öngördüğü kadar bir sürede ki bu genelde iki ayı geçmiyor önce onların gözetiminde bir kaç saat,daha sonra günlük birlikte zaman geçirmeniz sağlanıyor.Kurum uygun görürse gecici olarak hafta sonu,ya da haftalık cocuk sizinle evinizde yaşıyor.Bu çok önemli bir süreç,kendinizi tartma şansını buluyorsunuz ,çocuk size uyum sağlayamazsa ya da siz yapamayacagınızı dusunduğunuzde vazgecebiliyorsunuz.

 

Bizim tercihimiz bir kız bebekti, elbette erkek ya da yaşı daha büyük bir çocuk da olabilirdi ama ben kendimi böyle bir bebeğe daha faydalı olacakmışım gibi hissediyordum.Biz kızımızla bebek olduğu için kurumda, her gun ,yarım gün yaklasık 15 gun, gecırdık.Onu pembe kundağının içinde  ilk gördüğümüz andan itibaren aramızda kurulan bağ inanılmazdı,tarif etmem mümkün değil.O sanki bizim için gelmişti bu dünyaya. Bir an bile ayrılmak istemedik,hemen alıp gitmeyi öyle çok istedik ki.Onu her oraya bırakıp gittiğimizde  yarın inşallah bizimle gelir diye dua ettik.Sonunda bebeğimiz bizimle yaşamaya başladığında uykusuz günlerimiz de başladı elbette J Onu gördüğümüz andan itibaren bütün konumuz oydu,çevremizdeki herkes,ailemiz,arkadaşlarımız bizimle heyacanımızı paylaştı,hepimiz geleceği gün için hazırlıklar yaptık. Yoğun iş yaşamında zaman bulup da kücücük bir çocukla bir saatten fazla zaman geçirmemiş olan benim için çok farklı bir dünyaya giriş günleriydi.İşimi ,evimi herşeyimi hazırlamam gerekti. Ben yaşadıklarımdan ,duyduklarımdan  ve gördüklerimden şunu anladım ki çocuğunuzu kucagınıza aldığınızda sizin için doğru çocuksa asla bu cocugun biyolojik ailesi değiliz diye bir an bile düşünmüyorsunuz.Bir anne yazmış o benim kalbimden doğdu diye,çok doğru bir tarif bence,gercekten öyle.O bizim kalbimizden doğdu.

Çocuğunuzun size teslimi sırasında koruyucu aile sözleşmesi imzalıyorsunuz ve fiili olarak sizinle yaşamaya başlıyor.Artık onun fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklı,faydalı bir birey olarak yetiştirilmesi  tıpkı biyolojik çocuklarınızda olduğu gibi sizin sorumluluğunuzda.

Koruyucu aile sistemi konusundaki endişeler

Koruyucu aile sisteminde aile, çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devletle paylaşıyor aslında, çocuğun velayeti öz ailesinde kalıyor.Adını,soyadını değiştirip kendi soyadınızı veremiyorsunuz. Nüfüsunuza geçmediği için haklı olarak bana  en çok sorulan soru; kendi biyolojik çocuğundan ayıramadığın,bağlandığın, sevdiğin bir çocuğun ya ailesi çıkar da verin çocuğumu derse kaygısı taşımıyor musunuz oluyor.Ben de bunu önceleri sorgulamıştım, ama artık çok eminim ki hayır taşımıyorum.Bu çocuk aslen devletin çocuğu, yani bizimle birlikte kocaman da bir ailesi var, devlet öncelikle çocuğun yüksek çıkarını gözetiyor, iyiliğini düşünüyor. Çocuk fiziksel ve ruhsal olarak nerede iyi şartlardaysa,sevgi bağı kiminleyse orada kalmasını sağlıyor.Yani aile ben uc yıl sonra geldim hadi verin çocuğumu,alıp gideyim diyemiyor.Dese bile şartları inceleniyor,çok büyük yüzde ile de bu aileler zaten sorunlu olduklarından şartları değişmemiş oluyor.Bugüne kadar çok çok az sayıda çocuk biyolojik ailesine geri verilmiş. Edindiğim bilgiye göre,yuva ve yurtlarda yaklaşık 40 bin çocuk var ve bu çocukların sadece binde 2’sinin ailesi onları geri almak için başvurmuş, 40 binde 80 çocuk yani. Oldukça düşük bir oran.Hayatta herseyin garantisini sağlayabiliyor muyuz ,kendi biyolojik çocuğumuzun bile hayatını garanti edebiliyor muyuz,bunca düşük bir oran için neden korkayım bir hayatı değiştirmekten, üstelik bana da bunca olumlu şey katarken.Ayrıca diyelim ki öyle bir durum oldu, çocuk bizimle kaliteli zaman gecirmişse,sağlıklı bir aile ortamında sevgi ile büyütülmüşse ,ona bir faydamız olmuşsa o bile kar değil mi diye düşünüyorum.Böyle bir durumda bağımızın kopacağını da hiç düşünmüyorum,sevgiyle büyümüş bir çocuk olacak çünkü.

Zaten genellikle biyolojik aileler cocugu geri almak yerine arada sırada görmeyi tercih ediyorlar Bu da yasal hakları.Koruyucu aile olurken bunu biliyorsunuz zaten.Çocuğun biyolojik ailesi sizi,siz de onları tanımıyorsunuz,iletişim bilgileriniz paylaşılmıyor.İki ayda bir kez yarım saat gibi bir sürede sadece kurumda çocuğu görme hakları var.Kurum size aile çocuğu görmek istiyor diye bilgi veriyor,götürüyorsunuz.Kurumun gözetiminde görüşme sağlanıyor. Biyolojik ailesini bilmek,doğruyu bilmek bence cocuğun hakkı ve sağlıklı olanı.Bunun altyapısı için gerekli psikolojik ortamı da yaratmak gerek elbette.Düzenli olarak çocuğunu görmeye gelen ailelerin yanında hiç bir şekilde çocuğu görmeyen gelmeyen ya da ayda yılda bir gelen aileler de var. Bu arada eğer koruyucu aile olarak bir çocuk sizinle yaşarken evlat edinilebilir statüsüne gecerse, örneğin biyolojik aile hakkından vazgecer ya da vefat ederse  o çocuğun evlat edinme hakkı sizde oluyor.Ayrıca çocuk 18 yaşına geldiğinde kendi tercihi yapabiliyor ve   nüfusunuza geçebiliyor.

Çocuk koruyucu ailede olduğunu bilerek büyüyor. Belki de evlat edinilen çocuklardan en önemli farklardan birisi de bu çocuk için.Doğal süreçte bunun farkında olarak büyüdüğünde daha sağlıklı bir ilişki kurulabiliyor.Belli periyodlarda il müdürlüğüden yetkililer  gelerek çocuğu kontrol ediyor, koşullarına bakıyor.Siz ihtiyacınız olduğunda iletişime geçip bilgi alıp verebiliyorsunuz.Bir süre sonra kurumdaki yetkilerle de aile gibi oluyorsunuz zaten.

 

Koruyucu aileliği teşvik etmek için devlet tarafından cüzi miktarda da olsa cocugun harcamaları için her ay düzenli bir ödeme yapılıyor,sağlık ve eğitim konusunda destekler veriliyor. Elbette bunları kullanmak ya da kullanmamak tamamen kişisel tercihiniz oluyor.

 

Sistem yeterince tanıtılmıyor

 

Koruyucu aile sisteminin temeli 2012 de yürürlüğe giren yasa ile kurulmuş, çok doğru bir sistem olsa da uygulamada özellikle koruyucu aileler sıkıntılarla karşılaşıyor.Ailelerin ihtiyacları da gözetilerek yasadaki boşlukların giderilmesi,günümüze uyarlanması,teferruatlardan arındırılması ve kolaylastırılması,batılı modellerden örnekler alınması, ailelerin basvuru sürecinde ve cocukla yasarken sorunlarına çözüm bulunması için  destek  verilmesi ve yetişmiş personel takviyesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Ayrıca maalesef koruyucu aile sistemini tanıtmakta çok yetersiz kalıyor bakanlık.Ben kızımla buluştuktan sonra koruyucu aileyiz dediğim herkese konuyu anlatmak zorunda kaldım,sistemi bırakın bilen, duyana bile rastlamadım. Bu konuda çalışan bir kaç dernek de var ama henüz yeterince kitlelere ulaşılamıyor. Ben sistemin detayını Vatan gazetesi yazarı Sevgili  Mutlu Tönbekici’nin yazılarından tanıdım mesela.Yazıları benim karar sürecimi hızlandırdı,kendisi kızımın doğumgününde bizimle birlikte oldu ve  teşekkür etme imkanı da bulduğum için çok mutlu oldum ayrıca.
Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak yetişmesi hepimizin ortak çıkarıdır,sistemin bilinmeyişi beni çok üzüyor ve elimden geldiğince bireysel olarak birşeyler yapmaya çalışıyorum.Umarım bir gün örgütlü olarak da bu konu ile ilgili ses getirebilecek çalışmalarda yer alabilirim.Bu yazı ile de sistemi bir kişiye bile daha duyurabildiysem,bir çocuğun bile hayatında fark yaratabilirsem ne mutlu bana.

ÜLKÜ AYDENİZ 

ankara evden eve nakliyat