Koruyucu Aile ve Evlat Edinmenin Yaygınlaşmasını Biz Engelliyoruz!
Yıllar önce konuşmacı olarak katıldığım bir sempozyumda kendisi de evlat edinen doçent bir hanımefendi evlat edinmeye karar verdiğinde etrafındaki herkesin kendisini kolektif olarak yıldırmaya çalıştığını belirtmişti: “Büyüsün de seni kessin.” “Başına dert mi alacaksın.” “Anasından babasından aktaracağı birçok olumsuz geni veya davranışı var.”
Bu ve benzeri söylemlerin tümüne “etiketleme” veya “damgalama” denmekte. Belirli bir grubun üyelerini, belirli davranış beklentileriyle kalıba dökme. Kimlik inşasının iki yönlü doğasından dolayı tek yönlü de değil bu süreç. Etiketlenen de psikolojik olarak sürekli olarak adını da koyamadığı içsel sıkıntılar yaşamakta.
Yuva ve yurtlarda yetişen çocuk ve gençler bu etiketlemeden ziyadesiyle muzdarip. Bu işin bir tarafı. İşin diğer tarafı da, koruyucu aile olmak isteyen ve evlat edinmek isteyen aileler.
Türkiye’de iki milyon insanın tıp dilinde infertile olarak bilinen kısır olduğu, bir çocuğa kavuşamadığı bilinmekte. İki milyon aile demek bu. Ben yalnızca bir kaç yüz aileyi biliyorum. Ne zaman bir bebek bezi görse ağlamaklı hale gelen aileler, anneler, babalar.
Aynı şekilde kendileri biyolojik çocuğa sahip olabilmelerine rağmen, yine yüzlerce aile koruyucu aile olmayı istemekte. “Merhaba KOREV, sizler sayesinde evlat edinmek, koruyucu aile olmak insanların duyduğu gördüğü yadırgamadığı durumlar olmaya başladı. Ne güzel... Benim iki küçük (5 ve 2,5 yaş) oğlum var. Bir de kız çocuğuna koruyucu aile olmak istiyoruz. 3 çocuğa bakabileceğimizi sevgi verebileceğimizi ve neden bir tane daha doğurayım ki? Bu kadar mı bencilim?” Aldığımız onlarca mesajdan biri.
Yadırgama. Nam-ı diğer etiketleme. Kolektif olarak evlat edinmek veya koruyucu aile olmak isteyenleri yıldırma. Hem de toplumun en eğitimli kesimleri başta olmak üzere.
Evet, yanlış duymadınız. Eğitimli kesimler arasında etiketleme çok yaygın. Son döneme kadar yaygın bilinenin aksine koruyucu aileler ve evlat edinenler genelde toplumun sosyo-ekonomik statüsü alt gruplarından oluşurdu. Son dönemde bu hızlı ve sevindirici bir değişim geçirmekte. Artık sosyoekonomik statüsü yüksek aileler de koruyucu aile oluyor. Sosyo-ekonomik statüsü yüksek olmak demek, haklarını arama, örgütlenme bilinci gibi unsurları da alanımıza getirmekte.
Halen binlerce çocuğun dünyanın terk ettiği yuva ve yurt modelinde kaldığı, aile sevgisinden mahrum olduğu gerçeği gözümüzün önündeyken, aileleri ve de çocukları etiketlemeden vazgeçmemiz şart.
Emin olun. Koruyucu aile olmak ve evlat edinmek isteyenler, yuvalardaki çocuklar ve toplum için en faydalısı bu. Dönüp baktığınızda sevgiyle yazılan hikayelere şahit olacağınıza biz eminiz.
ABDULLAH OSKAY